22 Haziran 2013 Cumartesi

KETE

İşte annemin en sevdiğim tariflerinden birisi kete...

Birkaç aydır eşimin işi dolayısı ile Almanya'da İstanbul'dan çok uzaklardayım.Oğluşumuzun burada doğması kısmetmiş... Doğum sonrası beni yalnız bırakmayan anneciğimi birkaç hafta önce İstanbul'a yolculadık.2 aydır bizimle kalan annemle aynı evin içinde vakit geçirmeyi özlemişim.Kısa süreliğine de olsa onunla baba evindeki günlerimizi yeniden yaşamış gibi oldum.Tabi bu süre içinde de onun o güzel yemeklerini yeniden tatmış bulunduk.


Kete, daha çok doğu illerinde yapılan yöresel bir hamur işi.Yanlış bilmiyorsam Kars yöresine ait ama anneciğimin yaptığı Sivas usulü :) Biraz daha kıvamlı öyle puf puf değil ve ben bu hali ile keteyi daha çok seviyorum.Annem keteyi yaparken bir yandan da onu fotoğrafladım ve merak edenler için işte yapılış aşamaları ve bizim tarifimiz...

Malzemeler:

Hamur İçin:
  • 125 gr margarin (tamamen eritilecek)
  • Yarım su bardağı sıvı yağ
  • 1 kg un
  • Aldığı kadar süt !
Maya İçin:
  • Yarım paket yaş maya (20-25 gr)
  • Yarım su bardağı ılık su
  • 1 tatlı kaşığı şeker
  • 1 tatlı kaşığı tuz
İç İçin:
  • 2 su bardağı un
  • 125 gr margarin ya da tereyağı
  • Yarım çay bardağı sıvı yağ
Üzeri İçin:
  • 1 yumurta
  • Çörek otu
  • Susam


Yapılışı: Öncelikle sıvı yağımızda unumuzu kavurup içimizi hazırlayalım.Burada önemli olan unumuzu öyle çok fazla kavurmamıza gerek yok unumuzdaki un kokusu gidecek kadar kavuruyoruz.Çok yağlı olmayan kavrulmuş bir un elde edeceğiz bu şekilde.
 
Ardından maya malzemelerini karıştırıp bir kasede kabarmasını bekleyelim.
Daha sonra kabaran mayamızı hamur malzemelerimizle karıştırıp yoğuralım ve kulak memesi kıvamındaki hamurumuzun da kabarması için bekleyelim.
 
İyice kabaran hamurumuzdan parçalar koparalım ve yukarıda fotoğrafladığım gibi iç malzememizi içine koyup şekillendirelim.
 
Yağlanmış tepsimize yaptığımız keteleri yerleştirelim ve üzerlerine yumurta sürüp çörek otu ve susam serpelim.
Ketelerimiz fırında pişmeye hazırlar...


Son bir not; pişmiş ketelerinizi rahatlıkla buzlukta saklayabilir ve dilediğiniz zaman çıkarıp ısıtarak eski lezzetinde tüketebilirsiniz.Annemin yaptığı keteler hala buzluğumda ah ahhhh yesem bir dert yemesem ayrı dert.En iyisi doğum kilolarını atıp yeniden kilo kazanmaya hak kazanınca kendileriyle ilgilenmek...

2 Mayıs 2013 Perşembe

ÇİLEKLİ PASTA

Lohusalık bitmek üzereyken artık yavaş yavaş bloguma dönme vaktim geldi sanırım.Tam 4 haftadır oğluşla birlikte yeni hayatımıza alışmaya çalışıyoruz.İlk haftamı hatırlamak  bile istemiyorum =) Pijamalar içinde daha doğum yorgunluğunu atamamışken başlayan uykusuz gecelerde süt seansları ve gündüzleri sarhoş gibi bir ben...Neyseki düzenimizi oturtmaya başladık sayılır ve haftalar sonra nihayet mutfağıma da geri döndüm hem de kirpinin doğumgünü için.



Karşınızda çilekli pastam...Ama itiraf ediyorum hazır pastaban ve krema kullandım.Eee mutfağa döndüm dediysem öyle açma börekler falan yapmaya giriştim demedim.Yavaştan dönüyorum...Açılışı kirpim için yaptım.Pastayı da süsleme açısından ileride bana yeniden fikir verir diye arşivime almak istedim.Ben severek yaptım umarım sahibi de beğenir =)

14 Nisan 2013 Pazar

OĞLUMUZ DOĞDU

Sabırsızlıkla beklediğimiz oğlumuza beklenen tarihinden iki gün önce 3 nisan'da kavuştuk nihayet.Kendileri şu anda 11 günlük...Bu güzel haberi ancak paylaşabiliyorum çünkü süt canavarım beni bir dakika bile boş bırakmıyor.


Yukarıdaki ayaklar mı? Hani beni geceleri tekmeleyerek uykumu kaçıran oğluşun ayakları.Şimdi onları ısırarak bana yaptıklarının karşılığını veriyorum ona =)

27 Mart 2013 Çarşamba

BEBEK KAPI İSİMLİĞİMİZ

Kapı isimliğimiz de tamam...39. haftamızı bitirirken oğluşun kapı isimliğini de tamamen el yapımı olacak şekilde hazırladım.Aman hemen kapısına asalım da diğer on çocuğumuzun odaları ile karışmasın oğluşunki =)


Bu arada bir kaç gün önce oğluş dört boyutlu ultrasonda yüzünü gösterdi bize.Sen ne çirkin bir şeysin öyle =) Kocaman pufidik yanaklar,üst dudağı pörtletmiş öne doğru, ayak baş parmağı burnuna değmiş vaziyette, suratını büzüştürmüş ağlamak üzere...Kapı isimliği eminim hiç umrunda bile değil, onun tek derdi bu akrobatik duruştan kurtulmak =)




Uzun süreden beridir kapı isimliğini yapmayı planlıyordum.Çok aralar vererek yapmak durumunda kaldım ama şükür bitti.Bebeğimizin hazırlıklarında genellikle beyaz, mavi bir de isminden dolayı kahverengi renklerini kullanmayı tercih ettim.Bu yüzden kapı süsümüzü de bu üç renkten oluşturdum.Öncelikle bu işi ilk defa yapacak biri olaraktan çeşitli ön denemeler yaptım.Aslında yola ilk çıktığımda ayıcıkları minik yapıp onları pufidik bir buluta asmak vardı aklımda ama vazgeçtim.


Denemelerimin sonunda eskiz kağıdına elimle çizdiğim bir ayıcık kalıbında karar kıldım ve hemen beyaz polar kumaşlardan kalıplarımı çıkarttım.Vücut tam istediğim gibi oldu çıkardığım kalıpla fakat kafa için internetten bulduğum bir kalıbı kullanmayı tercih ettim ve nihayet istediğim gibi bir prototip oluşturabildim.


İşte aşağıda da laptopa dayanmış duran prototipim =) Ona bakarak diğer beş ayıcığı da seri üretim yapıverdim.Kestiğim beyaz polar vücut kalıplarını tersten elimle dikip boyun kısmını açık bıraktım ve kumaşı ters çevirip içini pamukla doldurup arkasından boyun kısımlarını diktim.Bu arada pamukla doldururken önce bacak ve kol bölümlerini doldurup gövdeye geçmeden bitim yerlerine dikiş atarak birleşim yerlerini belirginleştirdim.Kafalar için de aynı işlemi uygulayıp vücut ve başları birleştirdim en sonunda.Sonra da detaylarım kaldı...


İşte yüzsüz ayıcıklarım...Boncuktan göz yapıp koyu kahverengi dikiş ipi ile burun ve ağız detaylarını işledim.El ve ayaklarına da kahverengi iple bir kaç pati izi yaptım =) Arkasından mavi-kahverengi keçelere kurşun kalemle harflerimizi yazdım ve atkılarla birlikte harfleri de kesip ayıcıklara bunları yapıştırdım.Son olarak yaptığım tüm ayıcıkları ellerinden birbirine diktim ve bitirdim...Anlatması bilee yordu beni yapımını siz düşünün artık =)

20 Mart 2013 Çarşamba

BEBEK DEFTERİMİZ

Leylek yola çıktı...2 haftaya kadar evimize ulaşmasını bekliyoruz.İnşallah yolu kaybetmezler malum son ayımızda ufak ! bir adres değişikliği yaptık biz bir de =)


Bu son ay ne kadar zormuş da bizim haberimiz yokmuş meğer.Beni resmen kandırdılar...Son aylar çok hızlı geçer dediler ben de inandım.İlk 7 ayım lay lay lom hoplaya zıplaya geçti.8. aya girmemle zaman artık daha yavaş akmaya başladı bizim için.9. ay mı ? Zaman durma noktasında sanırım şu anda =) Hem de bunca yoğunluğumuzun arasında...Sanırım zaman durmadı bizim sabırsızlığımız arttı.Karnımda küçük bebeğim benimle uykuya dalıyor sabah benim uyanmamla uyanıyor.Zaman zaman hıçkırıyor, yeri geliyor gerinip, keyif çatıyor içerde...Onu mıncaklamak için sabırsızlanmamak mümkün mü?


Tüm bu sabırsızlıklar arasında oğlumuza bir de bebek defteri yaptım.Onun ilklerini not edip ileride ona vereceğim bir defter...Bir kaç denemeden sonra bu haline karar verip tamamladım.Umarım siz de beğenirsiniz...


Yapılışına gelince öncelikle sert kapaklı sıradan bir defter aldım ve onu mavi fon kartonu ile bir güzel kapladım.Sonra da beyaz kurdeleden şeritler yapıştırdım.Şeritlerden ince olanını uzun bırakıp defteri kapatmak için kurdele yaptım.En sonunda da çok önceden aldığım bir iki sticker ile süsleyip defterimizi tamamladım...Eeee bu halimle artık bu kadar =)

28 Şubat 2013 Perşembe

BEBEK ŞEKERİMİZ

Kısa bir süreliğine blogumdan ayrı kaldıktan sonra nihayet geri döndüm.Bu sıralar bütün düzenimizi yeniden kuruyoruz desem sanırım yanılmış olmam.Hamilelik iznine çıkmamla birlikte hayatımdaki yoğunluk daha fazla arttı sanırım.Malum beyfendilerin gelmesine beş hafta kaldı...Dün doktor kontrolünde doktorumuzun da onayladığı üzere bol iştahlı küçük bir yemek canavarı bekliyoruz.Annesi yesede yemese de her şeyi silmiş süpürmüş benim oğlum.Kime çektiğini düşünmemize bile gerek yok sanırım boşuna küçük kirpi demiyorum ona =)


Tüm bu yoğunluklar arasında bir yandan da uğraşıp Toprak Bey'in bebek şekerlerini hazırladık ve bitirdik.Kendine iş çıkarmaya pek meraklı bir çift olarak şekerlerimizi de kendimiz yapalım dedik.


Araştırıp minik cam şişeler satın aldık öncelikle...Daha sonra kendim elde minik bir kirpi logosu çizip bilgisayara attım ve şişelere yapıştırmak üzere photoshop programında etiketler hazırlayıp sticker şeklinde çıktılarını aldım.Sonra da elimize kuvvet tek tek kestik bu stickerları ve şişelerimize yapıştırdık.Şişelerimize minik şekerlerimizi de doldurup mantar tıpalarla ağzını kapatıp mavi kurdele ile de süsleyince bebek şekerlerimiz de hazır olmuş oldu.

Bebek şekerlerimizi hazırlamayı bu kadar kolay anlattığıma bakmayın kesinlikle çok fazla vaktimizi aldı.Kirpi de ben de işten gelince kaç akşamımızı bunların yapımına harcadık.Vaktiniz bolsa tavsiye edilir efendim, bizim gibi işe güce fazla meraklı olmaya çok da gerek yok =)

7 Şubat 2013 Perşembe

BARCELONA_İspanya

Yaz çoktan bitti  sonbahar geçti en azından kışı geçirmeden tatilimizi bir an önce paylaşmak istedim.Yine turlara bağlı kalmadan gezmek isteyenler için bu sefer de İspanya paylaşımlarım...

 
Geçtiğimiz yaz nereye gideceğimizle ilgili eşimle sık sık karar verip sonra da sürekli değiştirdik.Sanırım İtalya'dan sonra çoğu yer tam içimize sinmedi =) İngiltere yok Orta Avrupa yok Almanya derken döndük dolaştık İspanya'ya gitmeye karar verdik.Aklım hep sıcak Avrupa ülkelerinde sanırım.Barselona ve Madrid şehirlerini içeren bir haftalık bir organizasyon yaptık.Biz bu organizasyonları yaparken bebişimizde bize bir organizasyon hazırlığındaymış ki tam da tatile çıkmamıza 4 gün kala hamile olduğumu öğrendik ve bebikimizle ilk tatilimize çıktık.
 
Otelimizi yine www.hrs.com dan, uçak rezervasyonumuzu ise İspanyol İberia Havayolları'ndan Barselona gidiş Madrid dönüş olacak şekilde yaptık.Şehir içi transferlerde yine yoğunlukta metro hattını kullanmayı tercih ettik.Barselona'daki metro yolculuğunuz için unutmadan hemen bir öneri, kesinlikle T-10 yani 10 kullanımlık toplu taşıma bileti çıkartın.Süre sınırı olmayan bu onlu bilet 3-4 günlük tatiliniz için hem ekonomik hem de çok kullanışlı olacaktır.
 
Küçük organizasyon ipucularından sonra biraz da gezilecek yerlere bakalım.Biz ilk dört günümüzü Barselona'da geçirdik.Katalanların özerk bölgesi olan Barselona'dan ve Katalan halkından gayet memnun kaldık biz.Katalanlar gayet sıcakkanlı, sempatik insanlar.Bakkal, manav hangi dükkana girerseniz girin hepsi "hola" diyerek karşılıyorlar sizi.Sonra bir bakmışsınız daha ikinci günden siz de bir mekana girdiğinizde hola der olmuşsunuz...

İşte fotoğrafta da İspanya'nın en yakışıklı ve en sempatik erkeği...
 
Aaa pardon o benim kirpimmiş yahu =)

Biz gezimizin ilk gününe hemen ünlü mimar Gaudi'nin meşhur La Sagrada Familia'sı ile başladık.Gaudi'nin muhteşem geometri bilgisinin yapıya dönüştüğü bu bazilikadan etkilenmemeniz mümkün değil.Ama maalesef Gaudi yapıyı tasarlamasına rağmen bazilika yapım aşamasında iken bir kaza sonucu hayatını kaybetmiştir.
 
Kubbe içi ve tavan detaylarına hayran kaldım...


İşte Gaudi'nin diğer yapıları:
Casa Mila
 

Casa Battlo, mimari açıdan önemli olan yapıları gündüz gezmenin yanı sıra bir de gece görüntüleriyle görmenin önemli olduğuna inanan bir tipleme olaraktan bu binayı gözden çıkarmış gece görüntüsüne vakit kalmayacağını düşünmüştüm.Ta ki kirpiyle spontane gezdiğimiz bir gece tesadüfen indiğimiz metro istasyonundan tam bu binanın önüne çıkıverene kadar =)
 
Park Guell
 
 

 
 

La Ramblas şehrin en ünlü ve en kalabalık caddesi.Ayrıca cadde üzerinde La Boqueria kapalı pazarı ve güzel bir iç avlu olan Plaça Reial var.La Boqueria da çeşit çeşit meyveleri bulmanız mümkün.
 

 
Karışık meyve tabaklarından hemen denedim ben tabi.Çünkü burada farklı meyveleri tatma şansınız da var.Aşağıdaki fotoğraftaki pitaya da bu değişik meyvelerden bir tanesi...



Baklava ve kataifi kelimeleri gayet tanıdık geliyor, sanırım arap kökenli birisinin kurduğu tezgahlardan biriydi.Hiç bu kadar büyük dilimlenmiş baklava da görmemiştim.

Yine yakın bölgede özellikle alışveriş için dolaşabileceğiniz Plaça de Catalunya ve Passeig de Gracia bulunmakta.
 
Şehrin eski bölümü olan Barrio Gotic bölgesi de yine atlanmaması gereken yerlerden.Daracık İspanyol sokaklarında mutlaka gezinmeli ve yine bu bölgede bulunan Picasso Müzesi'ni gezip çılgın ressam Picasso'nun resim hayatının aşamalarını ve enteresan değişimini incelemelisiniz.
 



 
Cansız gibi duran abla sadece para kazanmaya çalışan bir sokak sanatçısı...

 
Yolumuzu kesen sevimli bir eşkiya =)


Ayrıca yine Barrio Gotic bölgesindeki diğer bir müze Frederic Mares'i gezip İspanyol kültürüne ait eski objeleri, krallık zamanında kullanılan günlük eşyaları yakından inceleyebilirsiniz.



Aslına bakarsanız şehirde gezilmesi gereken yerler listemde tam 40 adet kalem var =) Listemi görünce kirpinin dudağı uçuklamıştı...Ben burada en önemlilerini yazmaya çalıştım.
 
Barselona'daki gidebileceğiniz başka bir bölge sahil kesimi.Şehirde boylu boyunca bir sürü plaj var ve hepsi de yeteri kadar kalabalık.Turistlerin gençlerden oluşan büyük bir bölümü de gününü plajlarda değerlendiriyor ama ben deniz keyfi yerine şehri gezmeyi tercih ettim doğrusu, yaşlanıyor muyum ne =)
 
Şehrin diğer bir bölümüne geçersek burada da Plaça Espanya ve az ilerisinde ulusal müze var.Burada yine kaçırılmaması gereken bir nokta akşamları belirli saatlerde yapılan müzikli fıskiye gösterisi.The Magic Fountain of Montjuic'i cumartesi akşamı izleme fırsatı bulduk kesinlikle eğlenceli bir gösteri.
 


Merak edenler için küçük bir video ekliyorum gösteri ile ilgili...
 


Pablo Espanyol mutlaka gezilmesi gereken başka bir yer...Sonradan bir İspanyol köyünün canlandırması olarak yapılmıştır, gezmesi gayet keyifli olmuştu.
 




Evet bir beyaz hastası olarak bu sokakta yaşamayı teklif ediyorum.Tam benlik...




Bu arada futbol meraklıları için de Barselona takımının meşhur sahası Nou Camp var.Bu ünlü stadyumu ve müzesini gezebiliyorsunuz, fakat ben de fotoğrafı yok çünkü yakınından bile geçme ihtiyacı hissetmedim =)
 
Yemekler konusuna gelince doğrusu pek bana göre değildi bu mutfak.Balık dışındaki deniz ürünlerini sevmediğim için menülerin zaten büyük bir bölümünü elemek zorunda kaldım.Bir sahil şehri olan Barcelona'da deniz ürünleri mutfaklarında önemli bir yer kaplıyor.Marketlerinde de sıklıkla karşılaşabilirsiniz deniz ürünleriyle...Eğer deniz ürünlerini seven birisi iseniz burası bu konuda bir cennet.
Bunun dışında bir de meşhur tapasları var.Sıklıkla sokaklarda tapas barlarla karşılaşabilirsiniz.Tapas dedikleri bizim mezelerimiz gibi diyebiliriz.Genellikle akşamları çeşit çeşit tapas tabakları ile atıştırma yapıyorlar ana yemekten önce.
İşte bizim karşılaştığımız ama bir kısmına dokunamadan masadan göndermek zorunda kaldığımız diğer bir kaç çeşit tapas.Soslu zeytin, midye, yine midyeli peynirli domates salatası, domuz eti....Midyeli ve domuz etli olanları geri göndermek zorunda kaldık.O yüzden bu tapaslar bana fazla keyif vermedi doğrusu.


Onu yeme bunu yeme peki ne yedin sen diyebilirsiniz.İşte bir öğünde tükettiğim ve yine beğenmediğim meşhur Paella ları.Bizim bulgur pilavımıza benziyor doğrusu =) Safran ile pişiriliyor ve asıl olarak deniz ürünlü  olanı tercih ediliyor.Aslında tavuklu, midyeli, sebzeli vs. olmak üzere bir çok çeşidi mevcut.Ben sebzeliye atladım hemen ama ııı yok bu meşhur lezzetlerini de sevemedim ben...
 
Benim gibi İspanyol mutfağını sevemeyenler için alternatif bir çok İtalyan restoranı var.Yaşasın pizza =) Yalnız yediğim pizzanın fotoğrafı bile yok çünkü saatlerce aç gezip of ya ne yiyeceğiz diye kirpiyle birbirimizi yedikten sonra pizzayı bulunca hemen indirivermişiz mideye =)
 
Bu arada atlamadan bir de kahvaltı öğünleri var.Açıkçası kahvaltı kültürlerinin zengin olduğunu söyleyemem.Otellerin çoğu kahvaltı vermiyor zaten siz dışarıda kahvaltı yapacak bir yer aramak zorunda kalıyorsunuz.Sonra aramak zorunda kaldığınızda otellerin neden kahvaltı vermediğini anlıyorsunuz =) İşte ilk kahvaltı maceramız.Yumurta bulmayı başarmışız....
 

Menümüzde kabaklı yumurta, zeytinyağlı domatesli ekmek, kruvasan ve sallama çay var.

İlerleyen günlerde pans adında bir sandviççi keşfettik ve sabahları ekmek arası sandviçlerle kahvaltı yaparaktan biraz rahatladık.
 

Ama yiyecekler konusunda güzel bir haberim var her taraf meyve marketlerle ve çeşit çeşit meyvelerle dolu.Bizim ara öğünlerde en büyük yardımcımız olmuştu meyve marketler.Karpuzu dilim halinde bile alabiliyorsunuz buralardan.

Şimdi İspanya'dan neler alalım kısmına gelirsek öncelikle alışveriş mekanınızın kesinlikle Barselona olmasını tavsiye ederim.Çeşit çeşit yelpazeler, o dans ederken kullandıkları meşhur şallar ve takılar dışında son bir alternatif çok güzel oyuncak bebekler var.Ha bir de benim gibi gittiği yerlerden değişik şaraplar edinmeyi alışkanlık edinmiş birisi iseniz o meşhur sangrialarından alabilirsiniz.Sangria meyveli bir şarap türü ve İspanyollar bunu sıkça tüketiyorlar.Ben merakımdan başka şaraplarda seçtim bir güzel.Tabi bunların tadına bebişimden dolayı bakmadım o yüzden pek de bir fikrim yok meşhur şaraplarının tadları ile ilgili.Şimdilik evde yıllanıyorlar =)


 
 
 

 
 
 
Genel olarak güzel ve kesinlikle insanların rahat yaşamaları için düzenlenmiş gelişmiş bir şehirdi Barselona.Beni burada en çok mutlu eden şey Gaudi'nin eserlerini yakından görmek ve kahvaltıda domuz eti olmayan sandviçleri bulmaktı.Kirpiyi ise sanırım yapı olarak Sagrada Familia mutlu ederken en huzurlu anlarını ise yeşilliklerin ortasında havuzun başında kimse tarafından rahatsız edilmeden uyuyunca yaşadı.
 
Başımıza gelen en garip olaysa İspanyollara yol tarif etmemizdi.Sanki kendi şehirlerini onlardan daha iyi biliyormuşuz gibi.Gerçi koskoca İstanbul'da bir sürü insanın arasından yol sormak için bir turisti seçmiş olan bana kaderin bir cilvesi olsa gerek bu =)