29 Şubat 2012 Çarşamba

YOĞURTLU KARNABAHAR SALATASI

Yoğurtlu karnabahar salatasını annemlerdeyken acil sebze ihtiyacı hissettiğim bir anda yapmıştım.Acil sebze ihtiyacı ne demekse =) Bir süredir dengeli beslenmeye olabildiğince dikkat ettiğim için her gün hemen hemen her besin grubundan belirli oranda yiyorum artık.Biraz sebze, biraz protein, meyve ve yoğurt her gün mutlaka tükettiğim besinler benim.Meyve ve yoğurt pek sevdiğim besin gruplarına dahil olmasa da bu besinleri sadece sağlık için tükettiğim su götürmez bir gerçektir.Biraz zor olsa da ana öğünlerimin yanında hiç aksatmadan tükettiğim tek besindir yoğurt.

İşte sebze yiyeceğim bir zamanda olabildiğince çabuk hangi sebzeyi pişirebilirim diye düşündüm ve tercihimi karnabahardan yana kullandım.Yoğurt geleneğini bozmamak için de ben yoğurtlu salatasını yaptım bu seferlik.Yoğurtlu karnabahar salatası 10-15 dk içinde hazırdı.Acil sebze ihtiyacını da ! bu şekilde karşılamış olduk.

Bu arada hangi besin grubunu sevdiğime gelince; kendisi pek de dengeli beslenme listelerinin içinde yer almayan, faydadan çok zararı olan tatlı grubudur.Vazgeçilmezdir, mutluluk sebebidir =)



Malzemeler:
  • 1 adet orta boy karnabahar
  • 1-1,5 su bardağı yoğurt
  • 1 diş sarımsak
  • Zeytinyağı
  • Tuz
  • Pul biber
  • Karabiber
Yapılışı: Karnabaharımızın kök kısmındaki yeşil dalları tamamen temizleyelim ve ortaya çıkan beyaz kalın kökü karnabaharın çiçeklerine zarar vermeden keselim.Bu kalın kökü kestikten sonra karnabaharın çiçeklerini ayırmaya başlayalım.Ayırdığımız çiçeklerin dibinde hala kalın bir kök varsa onları da bıçak yardımıyla kesip çiçeklerimizi yıkayalım ve tuzlu suda haşlayıp süzelim.

Sarımsağımızı ezelim ve yoğurdumuz ile karıştıralım.Eğer haşlama suyundaki tuz yeterli gelmiyorsa yoğurdumuzun içine biraz daha tuz ekleyelim.Ilıyan karnabaharlarımızın üzerine yoğurdu dökelim ve yoğurdun  üzerine de biraz zeytinyağı gezdirip baharat ekleyelim.Yoğurtlu karnabahar salatası hazır afiyet olsun...

27 Şubat 2012 Pazartesi

TAVUK KÖFTESİ

Güneşli bir pazar gününün arkasından yağmurlu ve kapalı bir hafta başı...Oysa dün kahvaltı sonrası bir güzel sahilin tadını içimize işleyen güneşin eşliğinde çıkarırken sanki bahar gelecekmiş gibiydi.Güneşi gören bir çok kişi bizim gibi atmıştı kendini dışarı...Kimi sabah sporunu yaparken kimi çocuklarını parkta oynatıyor kimi köpeğini gezdiriyor kimi ise kurulmuş iskelenin denize en çok giren uç noktasına kurulmuş kitabını okuyordu.Bu hafta kar geleceğini dikkate alırsak sanırım bahara kavuşmamıza biraz daha zaman var ne yapalım...

İşte bu güzel günde gezi sonrası öğle yemeğimiz için yaptım tavuk köfteleri.Genellikle köfte yaparken kırmızı eti  kullanmamıza rağmen tavuk köftesi de oldukça lezzetlidir tavsiye ederim.İşte tarifim...


Malzemeler:
  • 500 gr. tavuk kıyması (But ve göğüs karışık)
  • 1 orta boy soğan
  • 1 diş sarımsak
  • 1 yumurta
  • 1 tutam maydanoz
  • 1 yemek kaşığı sıvı yağ
  • Yarım su bardağından biraz fazla galeta unu
  • 1 yemek kaşığı buğday nişastası (tepeleme olmayacak)
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı kekik
  • Yarım çay kaşığı karabiber
Yapılışı: Soğan ve sarımsaklarımızı rondoda incecik kıyalım ve suları kalmayacak şekilde elimizle iyice sıkarak tavuk kıymalarımızın üzerine koyalım.Maydanozlarımızı çok ince olacak şekilde kıyıp onları ve diğer tüm malzemelerimizi de kıymamızın üzerine ekleyerek kıymamızı iyice yoğuralım ve elimizle istediğimiz köfte şeklini verip kızdırdığımız sıvı yağda kızartalım.

Not: Tavuklarınızı çektirdiğiniz kıymanın tamamı buttan olabilir ya da biraz göğüs ve but etini karıştırarak da köftenizi lezzetli bir şekilde yapabilirsiniz.Sadece göğüs eti kullanmak köftenizin kuru olmasına sebep olacağından tavsiye etmiyorum.

Ayrıca köftelerinizi kızartırken bol yağda kızartmanıza gerek yok tavanızın üzerine çok az yağ gezdirerek rahatlıkla kızartabilirsiniz tavuk köftelerinizi.

23 Şubat 2012 Perşembe

MİNYATÜR GÜLÜMÜZ

Evin içinde canlı ya da özellikle yapma hiç bir çiçeğin bulunmasından hoşlanmayan ben, annemin her gün onlarla konuşa konuşa severek büyüttüğü çiçeklerini anlamsız bulan ben, offf bunlarla kim uğraşır ki diyen ben ve tüm bunlardan sonra eşiyle diktiği kadifeler filiz vermeye başlayınca sevinip onları en az 8 saksı olacak şekilde çoğaltmak isteyen, tesadüf eseri boş saksıdan kendi kendine büyüyüp çiçek vermeye başlayan domatesi görünce havalara uçan yine ben =)

Nasıl oldu bu değişim hala anlayamadım ama şu anda evimizde sümbüllerden tutun da kadifelere kadar bir çok çeşit çiçeğimiz var.Bunlara en son yine sevgili kız kardeşimin bana hediye ettiği minyatür gül de eklenince çiçeklerimize bir çeşit daha eklenmiş oldu.İşte sevgili minyatür gülümüz =)



Minyatür güller biraz özen isteyen çiçeklermiş öğrendiğim kadarı ile yani hem biraz hassaslar hem de bütün güller gibi bakıma ihtiyaçları var.Yaz kış 2 günde bir sulanmaları yetiyormuş fakat yazın koyduğumuz su miktarını artırmamız gerekiyormuş.Kışın iki günde bir bir birim su veriyor isek yazın yine iki günde bir fakat bu sefer iki birim su vermemiz gerekiyor.

Minyatür gülleri evimizin içinde büyütebiliriz.Sadece iyi güneş alan bir yere konulmalı, havalar ısındığında ise onları direkt güneş ışığına uzun süre maruz kalmayacak fakat güneş ışığını yeterli bir miktarda alabilecekleri bir yere koyarak balkonumuzda yetiştirmeye devam edebiliyormuşuz.

Bu gülleri düzenli olarak budayarak da çiçeğimizin ömrünü arttırıp, taze dallarını toprağa dikerek de kolayca çoğalmasını sağlayabiliyormuşuz.Anlattıklarımın çoğu "mış" lı oldu, bakalım çiçeğimizle ilgili tecrübelerimi ileriki dönemde daha iyi bir şekilde paylaşabileceğim.

Ayrıca sonbaharda hediye gelen ve o zaman da "mış" lı konuşmak zorunda kaldığım erica çiçeğimiz tam 4 aydır bizimle ve bununla ilgili tecrübemizi yine aynı sayfaya burada not düştüm merak edenlere...

18 Şubat 2012 Cumartesi

KIYMALI TEPSİ BÖREĞİ

Ne hafta sonu mu gelmiş =) Şu bloğumdaki içinde hafta sonu geçen cümleleri tarasak bir sürü sonuç çıkardı herhalde.Ama yani kocaaaa hafta çalış çalış e geriye kalan kısacıcık hafta sonu doğal olarak pek bir değerli oluyor.Tamam hayalimizdeki mesleği yapıyoruz ama mesleğimizi seviyoruz diye hafta sonunun gelişine de sevinmeyelim mi yani =)


Eğer bu yazıyı bugün öğleden sonra okuyorsanız bilin ki siz şu an bu satırları okurken ben annem ve anneannemin birlikte yaptığı mantıları ya pişiriyor ya da götürüyor olacağım =) Ama öncesinde yine ve yeniden anneciğimin bir börek tarifi daha; kıymalı tepsi böreği.

Bildiğiniz kıymalı börekten en büyük farkı içini çiğden koyup yaptık, yani kıymalarımızı kavurmadık.İç malzemelerini çiğ olarak koyup böreği pişirdiğinizde böreğinizde biraz daha lahmacun tadı oluyor.Damak tadına uyanlara işte tarifimiz...

Malzemeler:

  • 5 adet yufka
İç malzemeleri:
  • 400 gr. kıyma
  • 1 orta boy kuru soğan
  • 1-2 adet sivri biber
  • 1 yemek kaşığı salça
  • 1 tutam maydanoz
  • Pul biber
  • Karabiber
  • Tuz
Harç malzemeleri:
  • 3 yumurta
  • 2 su bardağı süt
  • Yarım su bardağı sıvı yağ
Üzeri için:
  • Çörek otu


Yapılışı: Öncelikle kuru soğanımızı, biberimizi ve maydanozumuzu küçük küçük doğrayıp bütün iç malzemelerimizi çiğden bir kapta karıştıralım.Daha sonra ayrı bir kapta harç malzemelerimizin tamamını karıştırıp hazırlayalım.
  
Önce tepsimizin üzerine bir yufkamızı tamamen açık bir şekilde yayalım.Daha sonra harç malzemelerini karıştırarak hazırladığımız sıvı karışımdan bir miktar yufkamızın üzerine döküp yayalım.Daha sonra ikinci yufkamızı buruşturarak ilk yufkanın üzerine yerleştirelim ve aynı şekilde sıvı harcımızdan üzerine yayalım.Aynı şeyi üçüncü yufkamıza da uygulayalım ve iç malzememizin tamamını bu yufkanın üzerine yayalım.Daha sonra dördüncü yufkamızı yine buruşturarak içimizin üzerine yerleştirelim ve sıvı harcımızdan dökelim aynı şeyi son katımıza da uygulayarak tepsinin kenarlarından sarkan ilk yufkanın kenarlarını tepsinin üzerine doğru kapatalım ve kalan sıvı harcımızın tamamını en üste tamamen yayalım.Üzerini çörek otu ile süsleyip 180 derecelik fırınımızda pişirelim.Afiyet olsun...

15 Şubat 2012 Çarşamba

YOĞURTLU HAVUÇ SALATASI

Bol doğumgünlü bir haftayı geride bıraktık.Sevgili anneciğim, sevgili kız kardeşim ve babamız iyi ki doğdunuz ve iyi ki bizlerlesiniz.Sevgililer gününü bir gün ile kaçırmışsınız ne diyeyim =) Evet dün sevgililer günüydü ve biz ne mi yaptık yüzdük =) Böyle bir günde kim yüzerek kutlar sevgililer gününü tabi ki biz... Önemli olan gönüller bir olsun değil mi?

Neyse gelelim sadede...Sıklıkla yaptığım ve bu akşam da yemeğin yanına yaptığım havuçlu salatamın tarifini vermek istedim bugün. Akşam yemeklerinizin yanında yapabileceğiniz gibi çay keyfi menüsünde de yer alabilecek bir salata yoğurtlu havuç salatası.İşte benim tarifim...


Malzemeler:
  • 5 orta boy havuç
  • 1,5 su bardağı süzme yoğurt
  • 1 diş sarımsak
  • Yarım tatlı kaşığı tuz
  • 3-4 yemek kaşığı sıvı yağ
Üzeri için:
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ
  • Yarım yemek kaşığı salça
  • Pul biber
Yapılışı: Tavada ısıttığımız sıvı yağımızın üzerine rendelenmiş havucumuzu ve tuzumuzu ekleyelim. Havuçlarımızı arada karıştırarak 6-7 dakika kadar kavuralım ve kavrulan havuçlarımızı ayrı bir kaseye alıp biraz soğutalım.

Soğuyan havuçlarımızın üzerine sarımsağı ve yoğurdu ekleyip karıştıralım.

Üzeri için kızdırdığımız sıvı yağımıza salça ve pul biber ekleyip salçanın sadece kokusu çıkana kadar yani 1-2 dakika kavuralım ve hazırladığımız yoğurtlu salatamızın üzerine gezdirerek servis edelim.Afiyet olsun...

9 Şubat 2012 Perşembe

DİKİŞ KUTUSU

Daha önceden boyayıp bir kenarda beklettiğim dikiş kutumu birazcık süsleyip bitirdim.Dikiş kutusu yaptığımı görende dikişi çok seviyor herhalde der hiç alakası yok.Çok dikiş nakış yaptığımdan değil sadece kutuları çok seviyorum.Böyle her şeyin bir kutusu olsun düzenli düzenli dursunlar isterim.Yoksa dikiş konusunda sökük dikmenin ötesine çok geçmişliğim yoktur yani =)

Bir gün hobi dükkanında dolaşırken bu ahşap kutuyu gördüm ve alıp değerlendirmeye karar verdim.Önce boyadım sonra da şu meşhur "dekupaj" tekniğini uyguladım.Böylece ilk dekupaj denememi de yapmış oldum.En sonunda ise biraz uç danteli ile süsleyip püsledim.Aşağıda yapılış aşamalarını biraz anlatmaya çalıştım.Bakalım kutu merakım bana daha neler yaptıracak...



İşte yapılış aşamaları;


1. Öncelikle aldığım ahşap kutunun ayrılabilir parçalarını ayırdım.Daha sonra kutuyu hafifçe zımparalayarak nemli bir bez ile sildim.

2. Kutunun dış kısımlarını kırık beyaz renkli akrilik boya ile boyadım.1 saat sonra tekrar bir kat daha boyadım ve iyice kurumasını bekledim.Daha sonra kutunun iç kısımlarını da aynı şekilde iki kat olacak şekilde kırmızı renkli akrilik boya ile boyadım ve kurumaya bıraktım.


3. Akrilik boya iyice kuruduktan sonra kutunun üzerine kağıt dekupajı yaptım.Yani daha önceden beğendiğim bir resmi normal kalınlıkta bir kağıda renkli çıktısını aldım.Çıktının beyaz arka yüzüne tutkal sürdüm ve kutunun üzerinde daha önce belirlediğim yere hava boşluğu bırakmayacak şekilde yapıştırdım ve resmi yapıştırdıktan sonra da kutunun üst kısmına resimle iyice bütünleşmesi için tamamen tutkal sürerek kurumaya bıraktım.Tutkal kuruduktan sonra kutunun bütün parçalarını sprey vernik ile vernikledim.Kurutup sonra bir kat daha vernik attım.

4. Daha önceden kutunun ayırdığım bölümlerini tüm bu işlemler bitince yeniden monte ettim.Arkasından da dekupaj yaptığım resmi bir uç danteli ile çerçeveledim ve silikon tabancası ile yapıştırdım.


 5. Aynı hazır uç dantelini kendi çevresinde dolayarak çiçekler yaptım ve çiçeklerin ortasına minik inciler yapıştırdım.Hazırladığım bu çiçekleri de silikon tabancası ile kutuya yapıştırdım.

6. Kutumuz hazır içini yerleştirdim ve bitirdim =)






6 Şubat 2012 Pazartesi

KARNIYARIK

İlk karnıyarık denemem... Anneminkisi gibi oldu mu vallahi oldu =) Patlıcanı çok seven eşim için bir karnıyarık denemesi yapmayı bir süredir düşünüyordum ve ilk zaman bolluğunda yapıverdim.Yapıverdim dediğime bakmayın beni baya oyaladı ve karnıyarık pişirmenin en zor kısmı ise kesinlikle çatır çutur patlayan patlıcanları kızartmaktı.Yağın sıçramasını engelleyecek çok bir şey yok sanırım en güzeli kızartma tavasının üzerini gazete kağıdı ile kapatarak kızartmak bana göre.Kapak ile kapatıldığında iyice buhar oluşumu arttığı için sıçrama had safhaya ulaşıyor gazetede ise özellikle ufaktan da tava ile gazete arasında biraz boşluk bırakırsanız nem oluşumu o kadar olmuyor etrafta o kadar batmıyor =) İşte benim karnıyarık tarifim...


Malzemeler:

İçi İçin:
  • 250 gr. kıyma
  • 6 adet orta boy patlıcan
  • 1 adet büyük kuru soğan
  • 2 diş sarımsak
  • 1 adet domates
  • 1 tutam maydanoz
  • 1 yemek kaşığı salça
  • 3-4 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 1,5 tatlı kaşığı tuz
  • Karabiber
  • Pul biber
Üzeri için:
  • 2 adet domates
  • 6 adet küçük boy sivri biber
  • 1 yemek kaşığı salça
  • 1,5 su bardağı sıcak su
  • Tuz
Kızartmak için:
  • Sıvı yağ
Yapılışı: Öncelikle patlıcanlarımızı alacalı olarak soyalım ve patlıcanlarımızı acısının gitmesi için tuzlu suyun içinde bekletelim.Patlıcanlarımız suda beklerken içimizi hazırlayalım.Bunun için iç malzemelerinde verdiğim ölçülere uyarak önce sıvı yağda kıymamızı 2-3 dk. kadar kavuralım.Arkasından küçük doğranmış soğanımızı ve sarımsağımızı da ekleyerek 2-3 dk daha kavuralım ve salçamızı ve kabukları soyulup küp küp doğranmış domateslerimizi de ekleyerek kıymamızı pişirelim.Zaten domatesler suyunu bırakıp tekrar çekene kadar yani yaklaşık 7-8 dk. sonra kıymalarımız kavrulmuş olacaktır.Kıymamızı ocaktan indirmeden hemen önce ince doğranmış maydanozlarımızı ekleyelim ve 1 dakika şöyle bir kavuralım ve ocağımızın altını kapatalım.

Tuzlu suda en az 20 dakika beklettiğimiz patlıcanların suyunu bir güzel elimizle sıkalım ve havlu kağıt ile iyice kurulayalım.Yeterince sıvı yağ eklediğimiz tavamızda patlıcanların bütün yüzleri kızarana kadar kızartalım ve kızaran patlıcanları fazla yağını atması için kağıt havlunun üzerine alalım.

Daha sonra içi koyacağımız yeri boydan yaralım fakat bıçağın arka tarafı delmesine izin vermeyelim ve patlıcanların boydan çizdiğimiz kısmını bir kaşık yardımı ile iyice açalım ve patlıcanların içini hazırladığımız iç ile iyice dolduralım.Üzerini 1 adet domatesi dilimleyerek  ve 6 küçük sivri biberi tüm koyarak süsleyip fırın tepsimize ya da yayvan bir tencereye alalım.

Bir kasede 1 adet kabuklarını soyarak küp küp doğradığımız domatesimizi 1 yemek kaşığı salça, 1,5 su bardağı sıcak su ve tuz ile karıştırıp tepsimizin kenarından patlıcanların üzerine gelmeyecek şekilde dökelim ve fırında 160 derecede en az 20 dk. pişirelim.Afiyet olsun...

1 Şubat 2012 Çarşamba

ALLAH SEVDİĞİ KULUNA EŞEĞİNİ ÖNCE KAYBETTİRİR SONRA BULDURURMUŞ :)

Sabahtan beri üzül üzül ne kadar üzüldüğümü bir ben bir de karşımda oturup asık suratımı izlemek zorunda kalan sevgili çalışma arkadaşım bilir :) Dün akşamdan beri alyansımız kayıptı, iş yerinde bırakmışsındır umuduyla sabahı ettik fakat eşim iş yerinde de bulumayınca dedik gitti yüzük.Yüzük bol olduğu için kayıp düşme ihtimaline karşı son çare işyerinin çıkışındaki karları bir güzel alt üst eden eşim yine bulamadığını söyleyince ne kadar üzüldüğümüzü anlatamam.Tamam kaybettik yenisini yaptırırız desek de yok içime sinmemişti.Sanırım biz kadınlar böyle şeylere çok büyük anlamlar yüklüyoruz ama yüklenmeyecek gibi de değil ki.Sonuçta birbirimize söz verdiğimiz gün geçirmişiz parmaklarımıza o alyansı.

Neyse yarım saat önce kısmette varsa o yüzüğü tekrar takmak Allah bir şekilde buldurtur bize diye bir mail atmıştım ki eşime beş dakika geçmeden telefonum çaldı ve alyansımız iş yerinin önündeki karların içinde bir görevli tarafından bulunmuştu :) Yüzük iş çıkışı parmaktan nasıl kayıp nasıl düşer aklım almadı ama ne önemi var ki bulundu yuppi :) Allah'ın sevdiği kuluymuşsun aşkım ne diyeyim tabi benim de :)


Diyeceğim o ki siz siz olun eğer alyansınız parmağınıza bol geliyorsa olsun böyle takarım demeyin gidin bir kuyumcuya daralttırın.Ayrıca da henüz yüzük alma aşamasında olanlar sakın yüzüklerinizi sağ elinizin parmağına göre seçmeyin.Çünkü sağ elimizin parmakları sol elimize göre biraz daha kalın.O yüzden nişanlıyken iyi olan yüzük evlenip de sol ele geçtiğinde bol kalabiliyor.Aynı üzüntüyü kimsenin yaşamasını istemem o yüzden uyarmayı bir borç bildim kendime, herkese kayıpsız günler :)