3 Ocak 2012 Salı

EDİRNE

Edirne, küçücük soğuk bir şehir... Birçok şehrimizde görmeye alışık olduğumuz tabelalardan farklı olarak bu şehrin çarşısında bile gezerken Yunanistan, Bulgaristan tabelalarıyla karşılaşabiliyorsunuz. Ayrıca da hava güneşli bile olsa tam anlamıyla buz gibiydi.Daha önce sonbahar aylarında gittiğimde bile çok soğuk olan bu şehir aralık ayında soğuk konusunda tavan yapmıştı.Bu yüzden atkı, şapka ne varsa yanınıza alın derim.

Nereleri gezelim...
  • Selimiye Külliyesi
  • II. Beyazıt Külliyesi
  • Üç Şerefeli Cami
  • Eski Cami
  • Arasta ve Bedesten
Edirne'ye gidip mutlaka gezilmesi gereken özellikle iki tarihi alan olduğunu düşünüyorum.Bunlardan bir tanesi iç kubbesinin tüm ihtişamıyla Selimiye Cami, diğeri ise kesinlikle II. Beyazıt Külliyesi ve özellikle bu külliyenin içindeki Darüşşifa bölümüdür.


Selimiye Cami Mimar Sinan'ın ustalık eserim dediği camisidir ve Edirne'nin her yerinden bu camiyi görebilirsiniz bu yüzden Edirne'de yolunuzu kaybetmeniz çok zor.Özellikle benim gibi yön duygusu kötü biri için çok büyük bir referans kaynağı :)

Selimiye Cami'sinin ibadet bölümünün tamamını yaklaşık 31 metrelik bir kubbe örter ve bu kubbe ölçüsü Türk-İslam mimarisindeki en büyük kubbe ölçüleridir.Kubbenin iç kısmında çeşitli kalemişi süslemeler bulunur ve kubbenin orta kısmındaki mavi-beyaz yazı İhlas Süresidir.


Caminin süslemelerinde çini ve hat sanatı kullanılmıştır. Mihrabın iki yanındaki duvarlarda İznik çinilerini rahatlıkla yakından inceleyebilirsiniz.Bu çinilerin en üstüne II.Selim'in isteğiyle Fatiha Süresi yazılmıştır.

Aslında Selimiye'nin çok fazla anlatılacak noktası var, ben biraz kısaca geçmek istedim.Sadece son olarak bahsetmek istediğim bir noktası var bu caminin.Müezzin mahfilinin sütunlarından birinde bir çok kişinin merakla incelediği ve sırrı bilinmeyen bir ters lale motifi vardır.Bununla ilgili sadece bir rivayet dolaşmaktadır ve gerçek bilinmemektedir.Rivayete göre caminin yapılacağı alanda bir lale bahçesi vardır.Cami yapılırken bahçesini satmak istemeyen arsa sahibi, Mimar Sinan'ın camide bir lale motifi kullanması şartıyla arsasını satmaya ikna olmuştur.Lale motifi burada bir lale bahçesi olduğunu, lalenin ters olması ise sahibinin tersliğini temsil etmekteymiş.Ben rivayetin yalancısıyım :)

Ve kesinlikle gezilmesi gereken diğer yapı II.Beyazıt Külliyesi'dir.Burada bulunan Darüşşifa bölümünde heykeller ile canlandırma yapılmıştır ve biz gezmekten çok büyük keyif aldık.


Su sesi,müzik ve güzel kokular ile tedavi... Merkezi planlı bu hastanede hekimlerin bilgilerinin yanı sıra hastaları tedavi etmek için su sesi, müzik ve güzel kokular da kullanılmaktaydı. Şifahanenin girişinin tam karşısındaki yarım kubbeli alanda musiki çalınıp söylenirmiş.(Yukarıdaki fotoğrafta kubbenin içindeki sazendeleri görebilirsiniz).Her makamın insan ruhu üzerinde farklı bir etkisi varmış ve hastalar musikiyi dinleyerek ızdıraplarını unuturlarmış.Ayrıca merkezi planın tam ortasındaki şadırvandan akan suyun çıkardığı ses ile de tedaviye destek sağlanırmış.

Şimdiki hastanelerimizi düşünüyorum da su sesi mi, müzik mi, insan ruhunun önemi mi onlarda neymiş al sana bekleme salonu otur bekle, müzik mi istedin tak kulaklığını dinle, psikoloji mi buyurun psikoloğumuzdan randevu alın :) Ama bu konuda geçen gün dinlediğim bir haberde musiki ile tedavi olan kişilerden bahsediliyordu demek ki uygulayanlar hala varmış.Hastanelerimizin mimarisine ve organizasyonuna daha çok dikkat edilmesi gerekiyor yoksa değil Osmanlı'da olduğu gibi musikiyle ızdıraplarından kurtulmak, sağlam gidip ızdıraplı dönüyoruz :)



Yukarıda da depresif bir hastanın tedavisi ile meşguliyetle tedavi yöntemini görebilirsiniz.Hastalar çeşitli işlerle uğraşarak sorunlarını unutup ruh sağlıklarını kazanmaya çalışıyorlar.

Anlattığım bu yapılar haricinde zaten çarşıyı gezerken de görebileceğiniz Üç Şerefeli Cami'ye de uğramanızı tavsiye ederim.Yine Osmanlı yapılarından bir tanesi olup mimarı Mimar Sinan'ın ustası Müslihiddin Ağa'dır.Caminin minarelerine bakarsanız hepsinin farklı olduğunu görürsünüz.Bunun sebebi hepsinin farklı dönemde yapılmış olmasıdır.


Ne yapalım... Tarihi mekanları gezmenin dışında Edirne'de yapabileceğiniz az sayıda aktivite kalıyor.Meriç nehrinin kenarındaki Karaağaç yolunu gezebilir oradaki sevimli mekanlarda güzel bir köy kahvaltısı yapabilir, Meriç köprüsü üzerinde bir anı fotoğrafı çektirebilirsiniz.Benzer şekilde Karaağaç'ın içine inebilir orada kalan nostaljik kara tren ile bir fotoğraf çektirebilirsiniz.Evet eskiden İstanbul'u Avrupa'ya bağlayan bir demiryolu vardı buradan geçen fakat I.Dünya Savaşı sonunda buradaki topraklarımızın çoğunu kaybedince demiryolunun bir kısmı da bizim sınırlarımızın dışında kalmıştır.Zaten kaybettiğimiz Karaağaç bölgesi Lozan antlaşması ile bize geri verilse de demiryolunun bir kısmı sınır dışında kalınca başka bir yere inşa edilecek tren hattı için buradaki raylar sökülerek taşınmıştır.Ama o dönemde yapılan gar binası ve önünde eski bir trenin ön bölümü hala orada durmaktadır.

Bu arada unutmadan meşhur Edirne ciğerini de denemeden dönmeyin derim.Benim gibi ciğerin kokusuna dahi dayanamayan biri bile tadına da olsa bakabiliyorsa birçok kişi eminim yiyebilir :)




Ne alınır... Badem şekeri, peynir şekeri ya da meşhur misk sabunlarından yapılmış meyvelerden alabilir ya da benim gibi hatıra kalacak şeylere meraklıysanız aynalı süpürge ya da selimiye işlemeli bir havlu da alabilirsiniz.

Aynalı süpürge özellikle bu şehrin kızları için bir zamanlar çok önemliymiş ve çeyizlerindeki olmazsa olmazlardan biri imiş.Bu süpürgeyi kapının dışına asmak o evde evlenecek çağda bir kız olduğunu ifade ederken, bir anlatışa göre de süpürge ile temizlik yapan gelin  bir yandan da süpürgenin üzerindeki aynadan kayınvalidesini izlermiş.Yani benim yıllar önce dinleyip de yanlış hatırladığım gibi "efendim kızlar evi süpürürken bir yandan da süpürgenin üzerindeki aynadan kendilerine bakıp süsü püsü yerinde mi diye bakarlarmış" değilmiş :)


Tüm yolculuğumuzun sonunda bir patlamış lastik ve hatıralarla evimize geri döndük.Tüm yolculuğa baktığımızda ben en çok sağlık müzesinden eşim ise gittiğimiz ciğerciden keyif aldı.Tipik Boğa burcu ne olacak :)

4 yorum:

  1. Güzel anlatımınız ve eşsiz fotoğraflarınız sayesinde Edirne'ye gitmiş kadar oldum. Teşşekkürler mutfakta bir mimar ;)

    YanıtlaSil
  2. Uzak diyarlardan hem memleket hasretim zirve yaptı hem de canım deli gibi ciğer çekti, zaten diğer yemeklerin fotoğrafları da midemde ziller çalmasına neden oluyor, böyle başarılı bir blog yaparak bana eziyet ediyorsunuz :) takibe devam edeceğim her zamanki gibi, yeni müdavimler edinmeniz dileğiyle.

    YanıtlaSil
  3. Teşekkür ederim :) Uzaklara biraz memleket esintileri gönderebildiysem ne güzel ben de tariflerime ve gezi anlatımlarıma devam edeceğim.

    YanıtlaSil